sen ne kadar aşksızlıktan bahsetsen de ben bir o kadar aşkla yaşıyorum.
sen ne kadar siyahsan geceleri ben bir o kadar beyazım yanında , an gelip 'gün doğumu müjdecisi' gibi ..
tekillik ne kadar sana özgüyse , o tekilliğin içinde aradığın diğer parçaların var senin de benim gibi biliyorum.
sen sen ve ben benken birlikte hem ayrı hem değilken ,
aslında içten içe bir arayış içindeyiz ikimiz de !
anın içinde yaşayan , kısa hafızalı büyümemiş ama hep mutlu çocuklar gibi ..
heyecanla oyuncaklarini biriktiren
ya da bir tepeden döne döne yuvarlanarak aşağı inen
şuursuz bir topaç gibi ..
tepeden yuvarlandığımda buldum seni,
gökyüzünün ışığı vurmuştu yüzüne baktım
ve tenin renkten renge bürünmüştü karşımda ,
gözlerinde beni anladığını gördüm ve aşksız adama aşık oldum o an!
deneysel bir proje gibi ,
önce mantıksızlaştım , saçmaladım , düşünmeden hep konuştum , sustum yine konuştum
ve kelimelerimin altında kaldım
neyseki yüreğim büyük geldi ezilmedim ..
sonra ; zaman içinde .. senden uzakta ,
her renginden bir parça aldım bilinçaltı kutuma ve şimdi öyle devam ediyorum yoluma..
karşıma bir orman çıkıyor sonra
seni geride bırakırken emin olmak için bir daha dönüp bakıyorum sana
orada öylece duruyorsun ,
endişelenecek birşey yok..
ormana girmem gerek şimdi yalnız ve
keşfetmem gerek ..
senin renklerin yanımda ,
biliyorum , hepsinin bir anlamı var yarınlarda ..
sonra ormanı aştığımda ,
hayat bana başka birşey sunacakmış , kimse söylemedi
ama ben biliyorum ..
Güzel bir başlangıç,cesurca bir girişim.Felsefe ağırlıklı şiirsel bir anlatım.Kutluyor başarılar diliyorum.
YanıtlaSil