25 Ekim 2012 Perşembe

yazdan bir gece


yazdan bir gece , gecelerden herhangibiri ..

dalga seslerinin ayak izime karıştığı bir kıyıda denizin üzerinde uzanıyorum. ayın aksi deklanşörümden içime süzülüyor. uykuma inat uykusuzluğumla derin hesaplaşmalar halindeyiz. rüzgarla birlikte yaşamımın kıyısında mutlu anlarda olabilme hissim bedenimi sarıyor. tuzlu kirpiklerimin ağırlaştırdığı gözlerime inat insomniaya tutulmuş olabilmeyi hayal ediyorum birkaç günlüğüne ..

derken bedenimde ayak sesleri beliriyor. iskeledeki titreşimler bana bir adamı getiriyor. adam usulca birkaç adım ötedeki yarı oynak tahtanın üzerine çömeliyor. belli ki aynı frekansta titreşiyoruz bu gece. sanki ilk kez bu kadar yakın olmamışız gibi sanki yıllar sonra yeniden karşılaşmışız gibi soruyor ;

"Kaç şehir gördün?" diyor."Bilmem." diyorum. "Görmediklerimden az henüz."diye de ekliyorum.

derin bir sessizlik çöküyor.bir süre daha denizi izliyoruz..

"Şehirler biter , yolculuk bitmez."diyor. Gülümsüyorum.
"İnsanın içine yaptığı yolculuk.Tüm dünyayı gezsen bitiremezsin."

"Biliyorum."diyorum.
"Çoktan çıktım yola.İşte bu an'da da bir duraktayım. Biliyorum.
Bu an'ın hakkını verebilmek için de uyuyamıyorum."

saatler ilerliyor sonra suskunluğumuzla bir..
yüzümü sola dönüyorum , adama bakmak için. gitmiş.

belki de kendimden yarattığım benliklerimde kişileştirdiğim gecemin misafiri, o adam. içimden geçen binbir karakter gibi bir varmış bir yokmuş.

gecenin kör vakti tan'a dönerken gökyüzü ben de rüzgarla saçılan benliklerimi toparlıyorum iskelenin üzerinden.

ve uyuşan ayaklarımı karnıma çekip,yükseliyorum. 
güneşle birlikte , yazdan yeni bir güne günlerden herhangibiri ..

20 Ekim 2012 Cumartesi

doğum ve ölümün gölgesinde

bir doğum içinde bir ölüm barındırır.
 
adlandırdığımız her kavramın içinde bir karşıtlığı barındırdığı gibi..
 
bazen en mutlu an diye addettiğin bir zaman aralığında öyle bir ses kulaklarında çınlar ki bir anda tüm hislerin nötrlenir.
 
işte, o nötr hallerinde bazen insan kendini havada boşlukta asılı kalmış gibi hisseder. yelkovan durmuş , kelimeler harfsizlikten susmuş , kirpik mesafeleri daralmış, gözlerde ruh kayıpları. bir kuşluk vakti köşene oturmuş kendini boş bir duvarı seyrederken bulursun. bu eylemi gerçekleştirdiğini idrak ettiğinde zihin duvarların, elinin altından kayan bir yıldız misali kalbin, yine de herşeye rağmen atmaya devam ediyordur.
 
işte aslında bir kalp atış mesafesindedir hayatın, atar da durduramazsın ya .. en büyük umudun ,tek bir kalp atışıdır ya bazen insanı zoraki an'a bağlayan..
 
ve en büyük haz , tüm evrenin içinde yeraldığın o yitik anda kendini yeniden bulmaktır ya ..
 
o nötrlük halinin yerini bıraktığı, yeni tanıştığın bir his olarak içinde yer edinen tüm "yokluk" duygusuna rağmen
 
varlığının ilizyonu seni bir sonraki sabaha sahne almak için sürükler ..
 
doğum ve ölümün gölgesinde .